Bastırma en sık ve yoğun şekilde
kullanılan savunma mekanizmalarından biridir. Aynı zamanda nevrozların temel
savunma mekanizmasıdır. Basit anlamıyla,
bir şeyin bilinçten uzaklaştırılması ve uzakta tutulması esasına dayanır (Tükel,
2015). Freud başlangıçta bastırmayı tek savunma mekanizması olarak ele alsa da
daha sonra kavramı diğer savunma mekanizmalarıyla genişletmiştir. Kızı Anna
Freud ise babasıyla benzer bir yaklaşımda bulunsa da bastırma mekanizmasına
özel bir anlam yüklemiştir. Diğer savunma mekanizmalarının bastırmayla birlikte
çalıştığını ve onların baskının eksik bıraktığı yerleri tamamladığını
söylemektedir.
Bastırma mekanizmasını detaylıca
açıklamak gerekirse; Freud’a göre problem bir dış uyaran olsa ona karşı bir
kaçma eylemi gerçekleştirilebilirdi ama söz konusu içgüdü olduğunda bu mümkün
olamaz. Çünkü ego kendisinden kaçamaz. Bu sebeple istenmeyen içgüdülere karşı
tepkiler, ilk olarak kaçınmaya çalışma daha sonra bastırma ve son olarak
da kınama şeklinde gelişebilir.
İçgüdüsel itki
beraberinde doyum isteğini de getirir ancak bu doyum isteği bazen diğer
durumlarla ya da isteklerle uyuşmayabilir. Örneğin ayıplanan veya hoşgörülmeyen
bir içgüdü olabilir. Bu durumlarda hassızlık isteği haz alma isteğinin önüne
geçebilir ve bastırma gerçekleşebilir. Ayrıca bu süreç her zaman bilinçli değil
bilinçdışında da gerçekleşebilir.
Freud’a
göre bastırma iki aşamada gerçekleşir. Bilinçaltında yer alan içgüdünün ruhsal
temsilinin bastırılması birincil bastırma olarak adlandırılır. Bastırılmış olan
ruhsal temsilciyle çağrışımsal bağlantıya girmiş olan, ruhsal temsilcinin
zihinsel türevleri olan herhangi bir şeyin bastırılması ise bastırmanın ikinci
evresi olarak ele alınır. Bu iki güç bir arada çalışmazsa, bastırma amacına
ulaşamaz.
Bir yandan dürtü enerjisinin yatırıldığı bastırılmış içerik
sürekli doyuma ulaşmaya çalışır, diğer yandan benlik bastırmayı sürdürmek için ruhsal enerjiden sürekli harcama yapar.
Bu kavramlar yatırım ve karşı-yatırım olarak adlandırılır ve sürekli bir denge
arayışındadırlar. Bu sebeple bastırma bir kere olan ve biten bir durum olarak
ele alınamaz. Kişi bunu devam ettirebilmek için sürekli bir enerji harcar.
Karşı-yatırım yatırımdan güçlü olduğu sürece bastırma devam eder ancak tam
tersi durumlarda bastırılmış içerik bilince çıkmaya eğilim gösterir.
Her bastırma benliğin gücünü azaltır, dürtü enerjisinin
yatırıldığı bastırılmış içerik karşısında karşı-yatırımı korumak için, benliğin
depolarından daha fazla enerji harcamayı gerekli kılar (Tükel,2015).
Yatırım ve karşı-yatırıma harcandan enerji kişiyi farkında
olmasa da günlük hayatta çok zorlar, nevrotik bir belirti olarak ortaya
çıktığında kişiye yabancı görünür ve
dürtünün alışılmadık, tehlikeli gücüyle kişiyi korkutabilir. Dürtünün bu gücü,
fantezi alanında engellenmeden gelişmesinin ve doyumdan alıkonulmuş olmasının
bir sonucudur.
Kaynaklar:
1. Tükel,
R., (2015, Aralık), Freud Okumaları, Bağlam Yayıncılık, İstanbul.
2. Geçtan,
E., (2013, Kasım), Psikodinamik
Psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar, Metis Yayınları, İstanbul.
3. Freud,
S., (2013, Şubat), Metapsikoloji, çev.
Dr. Emre Kapkın, Ayşe Tekşen, Payel Yayınları, İstanbul.
Yorumlar
Yorum Gönder