Var'olan Annenin Yok'luğu- Verilmeyen Sevginin Telafisi



            Yazarı klinik psikolog Jasmin Lee Cori olan Var’olan Annenin Yok’luğu, tüm kitap boyunca yoğun bir biçimde annenin (ya da anne yerindeki bakıcı kişinin), kişinin hayatındaki yerinden ve anlamlarından bahsetmekte. Kitabın bölümleri; annelik anlamlarından, iyi annenin ne olduğundan, bağlanma çeşitlerinden, annenin yokluğunun sebeplerinden, danışanlarıyla bu konularda yaptığı görüşmelerden, iyileşme sürecinden, iyileşmenin ana bölümü olarak psikoterapiden, kendine iyi annelik yapmaktan, geçmişte karşılanmayan ihtiyaçların şimdi nasıl giderilebileceğinden ve  anneye objektif olarak bakmanın yollarından (belki anneyi affedip barışmaktan)  oluşuyor.
Yazar kitabın kötü annelik gördüğünü düşünen kişiler ve bu konularla ilgilenen klinisyenler için yararlı olacağını belirtmiş. Kitabın dili ağır olmadığı için bu fikrinde doğruluk payı var ancak sona doğru benzer konuları okumak biraz yorabilir.
Yazara göre kitabın üç ana amacı;
1. Ne şekilde ve hangi boyutlarda kötü annelik görmüş olduğunuzu anlamanıza yardımcı olmak.
2. Annenizin size davranışları ile hayatınızda karşılaştığınız zorlukların ilişkisini görmenize yardımcı olmak. Böylece, kişisel kusurlar olduğu düşünülen şeyler kendini suçlama olmaktan çıkıp annelikle ilgili eksiklikler haline dönüşebilir.
3. Bu eksikliklerin şimdi nasıl giderilebileceğine ilişkin öneriler vermek- terapi yoluyla yakın bir ilişki yardımıyla ya da kişinin kendi kendine verebileceği öneriler şeklinde.
            Bu üç amacı göz önünde bulundurduğumda kitabın amacına ulaştığını söyleyebilirim. Kitabı okurken zaman zaman „annenin“ fazlasıyla suçlandığını düşündüm  ancak belki de iyileşmenin ilk adımı önce suçlamak, sonra kabullenmek ve yoluna devam etmektir. Ben de yazar gibi kitabın kötü annelik görmüş kişilere, psikologlara ve bu konuyla ilgilenen herkese geniş kapsamlı bilgiler sunacağını ve yararlı olacağını düşünüyorum. Aşağıda da kitaptan beni etkileyen bölümleri bulabilirsiniz.

1. Yani, bir kadın en azından hayatının bir döneminde başkalarının ihtiyaçlarını karşılamaya hazır değilse, anneliğe gerçekten hazır değil demektir. (s. 24)
2. Güvende olmak hissi bir çocuk için rahatlamak ve dışa dönmek için temel unsurdur. Güvenlik olmaksızın, dünyanın içine girmeyi asla öğrenemeyiz. Bize bakan bir kişinin koruması olmaksızın tek korumamız küçük kalmak ve kişiliğimizde savunmacı yapılar oluşturmaktır. (s. 32)
3. Eğer çocuk kendisini görülmez ya da anlaşılmaz hissederse, genellikle kendisini gerçek değilmiş gibi hisseder. Yani, aynalama rolünün en temel mesajı „Seni görüyorum ve sen gerçeksin“dir. (s.47)
4. İhmalkar ya da kötü davranan anne/babalar sıklıkla iyileştirilmemiş travma kurbanlarıdırlar. (s.69)
5. Çocuk olarak acil ihtiyaç anlarında yalnız bırakılmış olmak da travmatiktir ve bağlanma yaralanmalarına yol açabilir. Bir başka anne/babanın size kötü davranması durumunda, sizin anne/babanızın size inanmaması, anlattıklarınızı yok sayması ya da anlattıklarınızı önemsiz derecede küçük bulması ve sizi korumaması buna bir örnektir. (s.71)
6. Siz de (çocuktan bahsediyor) dansın bir tarafı olsanız da, anne ve çocuğun birbirinin etrafında dönerek birbirlerini aynaladıkları karmaşık durumlarda, bağlanma sorunuyla ilgili durumu fark etmek ve düzeltmekten sorumlu olan kişi yetişkin olan annedir. (s.72)
7. Birisine bağımlı olduğunuzda, güvenlik; kendinizi ellerine bıraktığınız kişinin bağımlı olunabilecek birisi olmasıdır. (s.81)
8. Çatlakların onarılabileceğini bilmek güvenli bağlanmanın bir diğer işaretidir ve çocuğun direncine katkıda bulunur. (s.85)
9. ..ve yoğunluk anlamında genellikle kendimizin sandığımızdan çok daha fazla acıyla baş edebiliriz. Acıdan kaçmak her zaman başa döndürür ve kendi kapasitemizi test edemeyiz. (s.145)
10. Öfkenin bir amaç olmadığını ve sürekli olarak öfkeli kalmak zorunda olmadığınızı anımsamak önemlidir; bu iyileşme sürecinin sadece bir parçasıdır.
(s.146)
11. ...Değerli olmak algısı kendimizi olumlu değeri olan bir gruba ait ve onun bir parçası olarak hissettiğimizde gelir. Değer güvenli bağlanmayla gelir. Değer kendi benliğimizi her yönüyle bilip kabul etmeye yardımcı olan olumlu aynalama ile gelir. Başka insanlar bize yol gösterip, destek vermek ve teşvik etmek için zaman ayırdığında bize değer verdiklerini anlarız. Diğer insanların bize uygun bir koruma sağlayıp bizi güvende tutmak istemeleri bizim onlar için değerli olduğumuz anlamına gelir. Benzer şekilde insanların bize saygılı davranmaları değer algısının oluşmasına yardım eder. Ve sevilmek kesinlikle sevilmeye değer olduğumuz ve değerimiz olduğu algısını verir. (s. 205)
12. Kucaklanmak istediğimizde, duygularımızın aynalanmasına ihtiyacımız olduğunda, sözlerle desteklenmek istediğimizde ya da bunun gibi durumlarda bunu insanlara söyleyebilirsek o kadar da güçsüz hissetmeyiz. Bir başka yararı da sonsuz ihtiyaçlarmış gibi algılanan şeylerden belki de bizi ir şekilde çekip almakla sorumlu olacak olan diğer insanlara karşı „doldurulamaz“ boşluklar gibi görünmeyiz. Tanımlanmış ihtiyaçlar herkes için daha az yorucu ve yıkıcıdır. (s. 207-208)
13. ..Bir duygu olarak sizi sınırlayabilir, ama sadece eğer duygularınıza karşılaştığınız durumun üstesinden gelmenizi sağlayacak olan yeteneklerinizden daha fazla değer verirseniz sınırlayabilir (s. 210-211)

Kaynak: CORİ Jasmin Lee, Varolan Annenin Yokluğu- Verilmeyen Sevginin Telafisi,Okuyan Us Yayınları, İstanbul 2016 (9.Basım).

Kitabı edinebileceğiniz kaynak: Sanırım şuanda yeni basımı yok ancak sahaflardan ya Nadir kitap gibi ikinci el kitap satan sitelerden (belki) bulabilirsiniz.

Yorumlar